9 Temmuz 2010 Cuma

KISA BİR ARA !

Yeni Sezon Başlamadan Bir Tatil İyi Gelicek Sanırım :) 1 Haftalık kısa bir tatile Çıkıyorum. Daha sonra kaldığımız yerden devam edeceğim. Bu zamana kadar beni takip eden ve yazılarıma değer veren herkese teşekkür ederim....

2010 Dünya Kupası Finali : İspanya - Hollanda



Hollanda milli takıımı Yarı Finalde Uruguay'yı yenerek 32 yıl aradan sonra sonunda finale adını yazdırmayı başardı.Daha kontrollü bir futbol ortaya koyarak eleştirilere neden olan Hollanda, geride kalan 6 maçınıda kazanıp finale yükselerek heralde bu eleştirilere en iyi cevabı vermiş olsa gerek.

Oynadıkları düşük tempo ile bazen oyunu soğutabiliyorlar ancak Robben, Sneijder, Kuyt gibi isimler oyunu bir anda hızlandırıp izleyenleri heyecanlandırabiliyor.Bugün özellikle ilk yarıda çok düşük bir tempo vardı ve ilk başlarda bir yarı final heyecanı yaşayamadık.Ancak savunmanın soluında yer alan 35 yaşındaki van Bronckhorst attığı muhteşem golle bir anda maça hareket kazandırdı.Bu golü gördükten sonra aklıma ilk olarak Galatasaray'da Hagi'nin Monaco'ya attığı gol geldi.İkiside hemen hemen aynı mesafeden ve aynı köşeye doğru yapılan vuruşlarla gelmişti.

Hollanda tabiki öne geçtikten sonra oyunu kontrolünde tutma sistemine geçip daha çok savunmaya önem vermeye başladı. Bu dakikalarda Uruguay tabiki kaybedecek birşeyi olmadığı için rakibinin üstüne gitmeye başladı ancak ilerde Suarez'in yokluğunu çok hissettiler. Cavani çok mücadeleciydi ancak Hollanda kalesinde bir tehlike yaratamadı. Forlan'nında daha çok orta alana gelip top alması ve oyunu yönetmesi Hollanda savunmasını biraz olsun rahatlattı. Ancak Uruguay, ortada tehlikeli bir atak yokken bile Forlan'nın akıl dolu muhteşem vuruşuyla beraberliği yakalayarak oyuna dengeyi getirdi. Bu golle Uruguay'ın direnci arttı ve ilk yarının geriye kalan dakikalarında kalesinde önemli bir tehlike yaşamadılar.

Karşılaşmanın ikinci yarısında daha iyi başlayan taraf Uruguay oldu ve Hollanda kalecisi Stekelenburg'un hatasında önemli bir fırsat yakaladılar ancak golü atan van Bronckhorst bu kez golü önleyen isimdi. Her zaman belirttiğim gibi Hollanda'nın müthiş bir orta sahası var, çok yetenekli hücum oyuncuları var, çok tecrubeli savunma oyuncuları var ancak kaledeki Stekelenburg bana hiçbir zaman güven veren bir kaleci olmadı. Forlan'nın şutunu çıkarabilirdi çok uzun boylu bir kaleci ve top çokta uzağına gitmedi. Savunmanın bire bir olduğu pozisyonda top çapraz mesafede olmasına rağmen kalesini terk ederek Uruguay'lıları heyecanlandırdı. Asla van der Saar'ın yerini doldurabilecek bir isim değil bana göre

Hollanda, Uruguay'ın ikinci yarının başındaki baskılı futbolunu önledikten sonra oyunu tekrar kendi kontrolüne aldı ve maç boyuncada hiç bırakmadı. Uruguay sürekli Hollanda'ya direndi direndi ancak Sneijder tartışmalara yol açabilecek bir pozisyonda sahneye çıktı ve kupadaki 5. golünü atarak Villa'nın yarıştaki ortağı oldu.Bu golden sonra Uruguay'ın direnci kayboldu tabi. Kısa bir süre sonra öne geçmenin verdiği morelleri ataklarını sıklaştırıp rahatlamak isteyen Hollanda, ilk yarıda sahada görünmeyen ancak ikinci yarıda çok başarılı bir performans sergileyen Robben'nin şık kafa golüyle skoru 3-1 yaptı ve rahatladı. Son mağlubiyetini 2008 Eylül'de Avustralya'ya karşı alan Hollanda, Uruguay karşısında elde ettiği zaferle rekor yenilmezlik serisini 25'e çıkarttı. Hollanda bu maçlardan 20'sini kazanırken 5'inde berabere kaldı.2010 Dünya Kupası'ndaki tüm maçlarını kazanan tek takım olan Hollanda, 1974 ve 1978'den sonra tarihinde 3. kez Dünya Kupası'nda finale kaldı. Portakallar, daha önceki finallerde Almanya ve Arjantin'e boyun eğmişti.




1970'lı yıllarda  Rinus Michels önderliğinde Total Futbol'un en iyisiydi Hollanda . Rinus Michels  savunma, ortasaha ve forvet hattındaki oyuncuların organize bir biçimde çalışmalarını ve oyunun her alanında mücadele etmelerini sağlıyordu. 1974 yılında final oynayan Hollanda'nın başarısında kuşkusuz akıl almaz çalım yeteneği ve tekniğiyle milyonların gönlünde taht kura Johan Cruyff'un payı büyüktü.Devrim yaratan hücum anlayışı defansif Brezilya'yı gözden düşürür ve gönüllerin şampiyonu ilan edilirlerdi.Finale kadar 14 gol atıp sadece bir gol yiyen Hollanda, Arjantin ve Brezilya gibi favorileri turnuvanın dışına itmeyi başarmıştı.Finalde Batı Almanya karşısında ı Johan Neeskens 'in golüyle öne geçmelerine rağmen, Batı Almanya Paul Breitner ile dengeyi yakalayıp  Gerd Müller ile galibiyet golünü bularak kupaya uzanmıştı.

1978 Dünya kupasında ise  Michels ve Cruyff'un yer almadığı turnuvada, Pek çok oyuncu da faşist Videla cuntasının yönetimi protesto etmek amacıyla turnuvaya katılmayı reddeder.  Efsanevi Avusturyalı teknik adam Ernst Happel'in önderliğinde finale yürüyen Hollanda, dört yıl önceki senaryo ile karşı karşıya kalır ve finalde tutkulu, coşkulu bir kalabalığın desteğiyle sahaya çıkan Arjantin, 37'de Kempes ile öne geçer. Beraberlik golü için 87'ye kadar bekleyen Hollanda, oyuna sonradan giren Nanninga'nın golüyle eşitliğ yakalar. Ancak taraftar desteğini arkasına alan Arjantin, Kempes ve Bertoni ile iki gol daha bulur ve şampiyonluğun sahibi olur. Total Futbol, bir kez daha kaybetmiştir...

Sene 2010.. Hollanda aynı senaryoyu bir kez daha yaşamak istemiyor ve İspanya'yı yenerek ilk kez DÜnya Şampiyonu Olmak istiyor. Her ne kadar mevcut kadroda eskisi kadar kudretli yıldızlar bulunmasa da daha uyumlu bir takım oldukları ortada. Dirk Kuyt gibi bir savaşçıya, Wesley Sneijder ve Arjen Robben gibi futbol topuna sanatsal dokunuşlar usta ayaklara sahipler. Beklentileri bu kadar yükseltmişken bu zaferi kupayla taçlandırmak zorunda oldukları ortada.

Hollanda Milli Takımı formasıyla 1974 Dünya Kupası'nda final oynayan efsanevi isim Johan Cruyff, 2010 Dünya Kupası finalinde İspanya'yı Hollanda karşısında favori gördüğünü açıkladı.El Periodico gazetesindeki köşesinden finali değerlendiren Cruyff, "Dün akşam İspanya'nın futbolu güçlü bir Almanya'yı darmadağın etti. Barcelona'nın bir kopyası olan İspanya, sistemini pozitif oynamak ve keyif almak üzerine kurdu. Finalde bu oyun tarzını sürdürürlerse kazanan taraf olacaklarına inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Yarı Finalde Almanya ile karşılaşan İspanya ise hak ettiği bir galibiyet aldı. Maç başından sonuna kadar topu rakibe vermeyen, ön alanda basan, Almanya'ya nefes aldırmayan bir İspanya izledik. Geride kalan maçlarda yüksek gol yüzdesiyle oynayan Almanlar, İspanya kalesine 90 dakika boyunca sadece 3 şut atabildi.

Orta alandaki İspanya'nın büyük üstünlüğü Almanya'nın tüm hücum varyasyonlarını engelledi ve tehlike yaratma fırsatı vermedi.Müller'in yokluğunda Mesut, Podolski , Schweinsteiger , Klose gibi hücum oyuncuları en büyük kozuydu Almanların ancak bu isimler sahada varlık gösteremedi. Zaman zaman ileriye çıkışlarıyla tehlike yaratabilen kaptan Lahm, İspanya'nın sürekli topu kontrolünde tutması ve oyunu Almanya yarı sahasına yıkmasından dolayı ileriye çıkamadı ve hücuma katkı sağlayamadı.Özellikle Torres'in yerine Pedro'yu tercih etmesinin bir faydasınıda bu noktada Gördü Del Bosque. Pedro, Lahm'ın kanadını çok iyi kapattı ve zaman zaman kontra ataklarda dahi çıkmasına izin vermedi. Del Bosque yerinde değişiklikler yaparak oyundaki dengeyi bozmadı. Sadece Pedro-Silva değişikliğini gereksiz buluyorum. Kuşkusuz taktiksel bir değişiklik değildi o ; Pedro'ya Torres ile ikiye bir kaldıkları pozisyonu harcamasından dolayı sinirlenmiş olmalı ve onu bu şekilde cezalandırdı.

Final maçında Fernando Torres'i ilk 11'de başlatmayı düşünen Del Bosque, "Final maçında kadroda fazla değişiklik yapmayı düşünmüyorum. Değişim iyi sonuç vermiyor. Fernando Torres'i final maçında ilk 11'de düşünüyorum. Zaten kendisine 5 maçta görev verdim. Ona inanıyor ve güveniyorum" şeklinde konuştu.

Tarih yazmaya yalnızca bir adım kaldığının altını çizen kupanın gol kralı ise Villa, "Artık kupaya 90 dakika kadar uzağız. Buraya kadar gelebilmek gerçekten çok zordu ancak biz bunu hak ettik. Avrupa şampiyonu olduğumuzdan beri çok iyi çalıştık. Şimdi sıra Hollanda'da. Dünyanın en iyisi olacağız" diyerek iddalı konuştu.




İspanya takımı 2008 Avrupa Şampiyonasındaki performansından uzak olsada Dünya'nın en iyi orta sahasına sahip.Hollanda'nın efsane futbolcusu Cruyff'unda dediği gibi İspanya adeta  Barcelona'nın bir kopyası . Oyun sistemi pas trafiği birbirine çok yakın. Özellikle Xavi & İniesta ikilisi uzun yıllardır Barcelona'da oynadığı için çok iyi anlaşıyorlar. İlerde Torres şuana kadar etkisiz olsada ne kadar kaliteli bir isim olduğunu biliyoruz ve her an gole yakın bir isim. Zaten şuana dek Villa onun yokluğunu hissettirmedi. Savunma olarak topu dan dun vurmayan, kontrolü iyi, fizik açıdan kuvvetli stoperlere sahip olan İspanya'nın birde Capdevilla ve Sergio Ramos'la atağa yönelik olan bekleride var. Hollanda'nında İspanya kadar başarılı olmasada iyi bir pas trafiği var. Orta alanda Robben - Sneijder - Kuyt üçlüsü takımı yönlendiren isimler. Hücumda van Persie şuana kadar etkili olamadı. Savunmaları geçen yıllara göre daha başarılı. Ancak kaleci Stekelenburg yukarıda da belirttiğim gibi van der Saar'ın yerini doldurabilecek kapasitede değil ve her an hata yapma riski olan bir kaleci.Genel olarak toparlasak bu tip maçlarda genelde orta alanda üstünlüğü elinde bulunduran, topu daha çok ayağında tutan taraf daha başarılı oluyor. Hollanda'nın orta sahası ne kadar iyi olsada İspanya karşısında güçsüz. Geride kalan maçlarda iki takımında genelde oyuna kontrollü başladığını ve daha çok ikinci yarıda açıldıklarını gördük. Bu maçtada ilk yarı temkinli, kontrollü geçecektir.Bu nedenle ilk yarı beraberlik bahisi denenebilir.Taraf olarak ise orta alanda üstünlüğü eline almasını beklediğim İspanya'nın kupaya uzanmasını bekliyorum.

=> İspanya Kazanır
=> İlk Yarı Berabere Biter
=> İlk Yarı Berabere / Maç Sonu İspanya

Uruguay - Almanya MAÇ ANALİZİ



Almanya milli takımı 2008 Avrupa Şampiyonası finalinde boyun eğdiği İspanya'ya , 2010 Dünya kupası yarı final maçında da boyun eğdi. Maçın başından sonuna kadar istediklerini sahaya yansıtamadılar ve topun kontrolünü kendilerinde tutamadılar.İngiltere , Arjantin ve Avustralya karşısında hep maçın ilk dakikalarında öne geçerek farka giden Almanya, İspanya karşısında ilk dakikalarda kendi sahasına sıkıştı kaldı adeta. Almanya müthiş bir sistem takımı olarak göze hoş gelen bir futbol oynuyordu.Ancak Orta alandaki üstünlüğü İspanya'ya verince sistemleri dağıldı ve Müller'in yokluğununda etkisi ile hücumda çok vasat bir görüntü çizdiler.

Geride kalan maçlarda yüksek gol yüzdesiyle oynayan Almanlar, İspanya kalesine 90 dakika boyunca sadece 3 şut atabildi. Orta alandaki İspanya'nın büyük üstünlüğü Almanya'nın tüm hücum varyasyonlarını engelledi ve tehlike yaratma fırsatı vermedi.Müller'in yokluğunda Mesut, Podolski , Schweinsteiger , Klose gibi hücum oyuncuları en büyük kozuydu Almanların ancak bu isimler sahada varlık gösteremedi. Zaman zaman ileriye çıkışlarıyla tehlike yaratabilen kaptan Lahm, İspanya'nın sürekli topu kontrolünde tutması ve oyunu Almanya yarı sahasına yıkmasından dolayı ileriye çıkamadı ve hücuma katkı sağlayamadı.Özellikle Torres'in yerine Pedro'yu tercih etmesinin bir faydasınıda bu noktada Gördü Del Bosque. Pedro, Lahm'ın kanadını çok iyi kapattı ve zaman zaman kontra ataklarda dahi çıkmasına izin vermedi.
 


Almanya'da Müller'in yokluğunda Trochowski yer aldı ancak bana göre hayal kırıklığı yaşattı.İspanya'nın hızlı kanat oyuncularına göre ağır kaldı ve birçok pozisyonda rakiplerine geçit verdi. Almanya Milli Takımı  Kaptanı Philipp Lahm, yarı finalde  1-0 mağlup oldukları İspanya karşılaşmasının ardından yaptığı açıklamada yeteri kadar cesur oynamadıklarını söyledi.

Almanya Milli Takımı'nın başarılı santraforu Miroslav Klose'nin İspanya  maçında yaşadığı sakatlık nedeniyle Uruguay ile oynanacak üçüncülük maçında oynamasının zor olduğu açıklandı.Dünya Kupası tarihinin 14 golle en çok gol atan ikinci oyuncusu olan Klose'nin Uruguay maçında oynayamaması Ronaldo'nun 15 gollük rekorunu kıramayacağı anlamına geliyor.Almanya teknik direktörü Joachim Löw'ün yardımcısı Hans Flick, bugün yaptığı açıklamada Klose'nin sırtında ağrıları olduğunu ve cumartesi gününe kadar hazır hale gelmesinin düşük bir ihtimal olduğunu söyledi.İspanya maçının ardından hiçbir sorunu olmadığını söyleyen Klose'nin ise ağrı kesici iğneler yardımıyla da olsa Uruguay maçında forma giymek istediği biliniyor.32 yaşındaki Klose, 2010 Dünya Kupası'nda çıktığı altı maçta dört kez rakip fileleri havalandırmayı başarmıştı. Deneyimli oyuncu, 2006 Dünya Kupası'nda ise beş golle gol kralı olmuştu.



Daha önce 2 kez bu kupayı müzesine götüren Uruguay ise Turnuvaya çok iyi başlayan Güney Amerika ekipleri arasında en başarılı ekip çıktı. Brezilya , Arjantin gibi favoriler çeyrek finalde turnuvaya veda ederken, Uruguay en kötü ihtimalle 4. olmayı garantiledi. Ancak onlar Almanya'yı mağlup ederek 3. olmanın hesaplarını yapıyorlar.

Hollanda karşısında oyunda dengeyi sağlayamayan Uruguay , özellikle hücumda Suarez'in yokluğunu fazlasıyla hissetti. Cavani mücadele etmekten başka bişey yapamazken , Forlan ise sürekli orta alana gelerek oyunu yönlendirmeye çalıştı ve Hollanda savunmasını zorlayamadı. Savunmada da kaptan Lugano ve Fucile'nin eksikliğini hissettiler elbette.Hollanda maçı öncesine kadar kalesinde sadece 2 gol gören Uruguay, bir maçta kalesinde 3 gol birden gördü. Aslında beraberliği yakaladıktan sonra oyunda bir süre dengeyi sağladılar ve ikinci yarının başında da etkiliydiler ancak Sneijder'in golünden sonra bir kopukluk oldu ve bunu iyi değerlendiren Hollanda farkı 2'ye çıkararak rahatladı. Maxi Pereira 'nın son dakikalarda attığı gol sadece Uruguay'ı heyecenlandırmakla kaldı.

Yarı finalde Hollanda'ya elenen Uruguay teknik direktörü Oscar Tabarez karşılaşmanın ardından yaptığı açıklamada oyuncuları ile gurur duyduğunu söyledi.Tabarez mücadelenin ardından düzenlenen basın toplantısında, "Oyuncularımda  çok gurur duyuyorum. Rakibimiz bizden daha iyidi ve bize gol attıklarında mücadeleden koptuk. Kimse bunu beklemiyordu. Buda mağlubiyetin üzüntüsüne sebep oldu" ifadelerini kullandı.



Uruguay'da savunmada geride kalan maçlarda en iyi isimlerden biri olan Fucile'nin cezası bitti ve bu maçta oynayacak. Kaptan Lugano, Hollanda maçında yedekteydi ancak bu maçta büyük ihtimalle ilk 11'de görev alacak. Hücumda en iyi isimlerden biri olan ve takımı adına 4 gol kaydeden Suarez'inde cezası bitti ve Almanya ile oynanacak olan 3. lük maçında sahada olacak.

İki takımın geride kalan performanslarına baktığımızda, Uruguay'ın Almanya'ya nispeten kolay rakiplerle eşleşerek buraya kadar geldiğini görüyoruz. Güney Kore karşısında zorlanan Uruguay, Gana karşısında "tanrının eliyle" turu geçerken Hollanda'ya boyun eğdi. Almanya ise Arjantin , İngiltere gibi favori takımlara 4'er gol atarken, İspanya karşısında iyi direnmesine rağmen mağlubiyetten kurtulamadı. İspanya karşısında orta alanda üstünlük kuramadılar belki ancak Uruguay'a göre çok çok üstün bir orta sahası olan Almanlar, sürekli topu kontrolünde tutarak Uruguay'a bu maçta nefes aldırmayacaktır. Almanların Dünya 3. olacağını düşünüyorum. Alternatif olarakta Suarez'in dönüşüyle güçlenen Uruguay'ında gol bulabileceğini ve maçın üste taşınacağını düşünüyorum.


=> ALMANYA KAZANIR
=> 2.5 GOL ÜSTÜ

İrlanda Premier Ligi ( 9/11 Temmuz 2010)




208 - Bray Wanderers - Sporting Fingal

Bray Wanderers takımı geçtiğimiz sezon çok şanslı bir şekilde ligde kalmışlardı ancak bu kez işleri çok zor görünüyor.Oynadıkları 18 maçta sadece 1 galibiyet 4 beraberlik alan Bray Wanderers, 13 kerede rakiplerine boyun eğdi.Ligde 9 haftadır kazanamıyorlar ve oldukça formsuzlar.Özellikle hücumda çok zayıf olan Bray Wanderers'ın savunmasıda oldukça kötü. 18 maçta rakip fileleri sadece 12 kez havalandırabilen Bray Wanderers, kalesinde ise tam 40 gol gördü.Ligin en az gol atan ve en çok gol yiyen ekibiler.Sahasında oynadıkları 9 maçta sadece 2 puan alabilen Bray Wanderers, attığı 5 gole karşın tam 23 gol yedi.

Sporting Fingal takımı ise geçen hafta Sligo Rovers'la sahasında berabere kalarak galibiyet hasretini 3 maça çıkarmıştı.Oynadıkları son iki maçtan beraberlikle ayrıldılar. Sporting Fingal takımının sahasında ve deplasmanda oynadığı maçlar arasında pek fark yok.Sadece deplasman maçlarında savunmaya daha çok önem veriyorlar.Oynadıkları 10 deplasman maçında sadece 1 kez kaybettiler. Son 9 deplasman maçından ise puanla ayrılmayı başardılar.Sporting Fingal 'in önümüzdeki hafta Avrupa Liginde Portekiz'in Maritimo ekibiyle maçı var.Bunuda dikkate alarak bu deplasmanda temkinli oynayacaklarını ve çok gol olmayacağını düşünüyorum. TGS 2-3 Bahisi bu maç için ideal bahistir.

 


209 - Drogheda United - Bohemians

Ev sahibi Drogheda United geçen hafta Dundalk deplasmanında öne geçmesine rağmen rakibine boyun eğdi.Ciddi anlamda savunma sıkıntısı yaşıyorlar ve oynadıkları 20 maçta kalesinde tam 40 gol gördüler. Lig sonuncusu Bray Wanderers'la birlikte en çok gol yiyen takım olan Drogheda United , ligde sondan birinci sırada yer alıyor ancak şuanda rahat durumdalar.Son 3 iç saha maçının 2'sini kazanan Drogheda United bu maçtada kazanarak bir süpriz yapmak
istiyor.

Son şampiyon Bohemians ise geçen hafta UCD deplasmanında kazanarak St Patrick`s Ath'nin mağlup olduğu haftayı iyi bir şekilde değerlendirmiş oldu.Ligde 6 maçtır kaybetmeyen Bohemians , bu maçlarda 3 galibiyet 3 beraberlik elde etti.Bohemians takımı iç saha maçlarına nazaran deplasmanda daha iyi sonuçlar alan sayılı takımlardan biri. Oynadıkları 10 deplasman maçında 6 galibiyet 1 beraberlik ve 3 mağlubiyet alarak deplasmanda en çok puan toplayan takım durumundalar.Son 3 deplasman maçında 7 puan topladılar. Bohemians 'ın 14 Temmuz'da Galler'in TNS takımıyla Şampiyonlar ligi ön eleme maçı var.Bu nedenle bu maçta kendilerini çok zorlamayacaklardır.Ancak puan farkınında açılmasına izin vereceklerine sanmıyor. İki takım arasında oynanan son 6 maçın 5'ini Bohemians kazanırken diğer maç berabere bitmiş.Bu maçıda Bohemians zorlansada düşük bir skorla kazanacaktır. TGS 2-3 ve Bohemians kazanır bu maçtaki tercihlerim.
 
 
 211 - St Patrick`s Ath - Univ College Dublin

St Patrick`s Ath geçen hafta öne geçtiği maçta Shamrock'a 2-1 yenilerek liderliği kaptırmış oldu. Böylelikle 3 maç aradan sonra yenilgiyle tanışmış oldular.Zaten deplasman maçlarında çok parlak sonuçlar alamıyorlar ; son 4 deplasman maçında sadece 1 puan alabildiler ancak sahasında çok etkililer. 10 iç saha maçında 7 galibiyet , 1 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan St Patrick`s Ath, sahasında en çok puan toplayan takım durumunda ligde.Oynadıkları son 4 iç saha maçınıda kazandılar.Bu maçıda kazanarak tekrar lider olmak istiyorlar.

Univ College Dublin ise ligin en formsuz takımlarından biri durumunda.Son olarak geçen hafta Bohemians'a sahasında 2-0 mağlup olmuşlardı. Oynadıkları son 4 maçın 3'ünü kaybettiler ve üst sıralardan uzaklaşmaya başladılar.Mağlup oldukları bu 3 maçtada gol atamadılar.Performansları hiç iç açıcı değil ve oynadıkları futbol güven vermiyor.Rakibiyle bu sahada oynadığı son iki maçıda kazanan St Patrick`s Ath , bu maçıda kazanarak ligde sahasındaki ard arda 5. galibiyetini alır.
 
 
 
 262 - Shamrock - Dundalk

Shamrock takımı geçen hafta sahasında 1-0 geriye düştüğü maçta St Patrick`s Ath'yi 2-1 yenerek liderlik koltuğuna oturmayı başardı.Son haftaların en formda takımlı durumundalar ve 9 maçtır kaybetmiyorlar.Sahasında ise oynadıkları son 8 maçta mağlubiyet yüzü görmediler.Geçen hafta son dakikada kırmızı kart gören Billy Dennehy, cezası nedeniyle bu maçta oynayamayacak.

Dundalk takımı çok yorucu bir fikstürden geçiyor.Son 10 gün içindeki 4. maçına çıkacaklar. UEFA Avrupa ligi ön elemesinde deplasmanda 3-3 berabere kaldıkları Grevenmacher, sahasında 2-1 yenerek yoluna devam ettiler.Ligde ise geçen hafta geriye düştükleri maçta Drogheda United'ı mağlup etmişlerdi. Sahasında iyi sonuçlar alıyorlar ancak deplasmanda vasat bir performans sergiliyorlar.Oynadıkları son 3 deplasman maçınıda kaybettiler.Liderliği yeni ele alan Shamrock karşısında işleri zor görünüyor. Shamrock yorgun rakibini saha avantajınıda kullanarak mağlup eder ve liderliğini korur.  
 

Norveç Tippeligaen (10-11-12 Temmuz)


226 - Aalesund - Molde

Ev sahibi Aalesund , geçen hafta sahasında namağlup olan Tromso'yu yenerek zor bir işi başarmıştı.Bu galibiyetle birlikte son 3 maçının 2'sini kazanmış oldular ve formsuz bir dönemin ardından tekrar çıkışa geçtiler.Sahasında oynadığı 7 maçta 4 galibiyet 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet alaran Aalesund, bu maçlarda 16 gol atarken kalesinde ise 8 gol gördü. Skor üretmekte sıkıntıları yok ancak savunmalarıda biraz daha çeki düzen vermeleri gerekiyor.

Molde bu sezon tam bir hayal kırıklığı yaşatıyor.Geçen sezonu şampiyon Rosenborg'un ardından ikinci sırada tamamlamışlardı ancak bu sezon o performanslarından bir hayli uzaktalar.Son 5 maçında sadece 1 galibiyet alabilen Molde , düşme hattına yakın bir yerde yer alıyor. Djiby Fall gibi çok kaliteli bir forvete sahip oldukları için hücumda sıkıntı çekmiyorlar ancak savunmada çok ciddi sorunlar var.Oynadığı 15 maçta kalesinde 33 gol gören Molde , ligin en çok gol yiyen takımı durumunda.Sahasında aldığı başarılı sonuçlarla ayakta kalan Molde , deplasmanda ise çok vasat bir performans sergiliyor. 8 deplasman maçı oynayan Molde , bu maçlarda 3 beraberlik ve 5 mağlubiyet alırken hiç galip gelemedi.Attıkları 10 gole karşın kalesinde 19 gol gördüler. Ben bu maçta taraf bahisine yönelmek istemiyorum. Aalesund evinde golcü bir ekip ve Molde'nin savunmadaki sıkıntılarını iyi değerlendireceklerdir. Molde'de Djiby Fall gibi kaliteli forvetleriyle her an gole yakın. Üst bahisini çok garanti görüyorum bu maç için.


 232 - Haugesund - Brann

Haugesund 'un geçen hafta sahasında Start Kristiansand karşısında gollü bir galibiyete imza atabileceğini belirtmiştim ve öylede oldu.. Haugesund rakibini 4-2 mağlup ederek sahasındaki başarılı performansını sürdürdü.Ancak ardından kupada Stromsgodset deplasmanında 3-0 mağlup olarak elendiler.Sahasında oynadığı 7 maçta 5 galibiyet 2 beraberlik alan Haugesund , attığı 18 gole karşın kalesinde 6 gol gördü. Brann karşısında da kazanarak başarılı iç saha performansını sürdürmek istiyorlar.

Brann takımı geçen sezonu üst sıralarda tamamlamışlardı ancak o dönemdeki performanslarından uzak kaldılar şuana kadar. Aalesund 'dan sonra Kongsvinger'i de mağlup ederek çıkışa geçmiş görünüyorlar. Kongsvinger karşısında aynı zamanda ilk deplasman galibiyetini elde etmişlerdi.Haugesund sahasında oynamanın verdiği avantajla galibiyete yakın taraf olsada gerek kupa yorgunluğu, gerekse Brann'ın son haftalardaki toparlanmış görüntüsü beni üst bahisine yönlendiriyor.Haugesund 'un 7 iç saha maçının 5'inin, Brann 'nında 7 deplasman maçının 5'inin Üst bittiğini belirtmekte fayda var..


 233- Honefoss - Tromso

Honefoss takımı geçen hafta sahasında geriye düştüğü maçta Stromsgodset karşısında 1 puan almasını başardı.Son 4 maçında sadece 1 galibiyet alabilen Honefoss ligde kalma mücadelesi veren formsuz takımlardan biri.Sahasında kapanarak iyi sonuçlar almaya çalışsalarda , haftaiçinde kupada Odd Grenland'a bu sahada 5-1 gibi farklı bir skorla yenildiler.

Tromso takımı ise ligde peş peşe aldığı 2 yenilgiden sonra , Norveç NM Kupasında sahasında ikinci lig ekibi Ranheim'a elenerek hayal kırıklığı yaşattı. Çok formsuz bir dönemden geçiyorlar.Onlara bahis oynamak bu dönemde riskli olabilir ancak vasat Honefoss karşısında da mağlubiyet almaları çok büyük süpriz olur.İki takımında kupa yorgunu olması ve Honefoss'un sahasında defansif bir futbol sergilemesi maçın gollü geçmesini engelleyecektir. Çok gol beklemediğim bu müsabakada TGS 2-3 bahisini uygun buluyorum ve Tromso'nun maçtan puanla ayrılacağını düşünüyorum.



234 - Lillestrom - Rosenborg

Lillestrom takımı geçen hatfa sahasında Valerenga'ya 4-1 yenilerek ilk iç saha yenilgisini alırken, 13 maç aradan sonra ilk mağlubiyetini almış oldu.Sahasında oynadığı 8 maçta 4 galibiyet 3 beraberlik 1 mağlubiyet alan Lillestrom, bu maçlarda tam 19 gol atarken kalesinde ise 8 gol gördü.Oynadıkları son 6 maçtada gol atarken, kalesinde de gol gördükleri için maçları genelde gollü geçmeye müsait.

Son şampiyon Rosenborg , sezon başından beri kovaladığı Tromso'dan liderliği aldı ve bir kez daha şampiyonluğa doğru ilerliyor.Geçen hafta zorlanarak yendikleri Sandefjord'u, kupada 4-1 gibi farklı bir skorla yenerek rahat geçtiler.Son 4 lig maçınıda kazanaran Rosenborg namağlup durumda.Deplasmanda savunma ağırlıklı oynayarak kontra ataklarla gol arıyorlar.Sahasında iyi sonuçlar alan Lillestrom karşısındada oyun stillerinden vazgeçmeyeceklerdir. 3 gün sonra şampiyonlar ligi ön elemesinde Linfield'la karşılaşacak olan Rosenborg, öncelikle bu maçtan istediği puanı alacaktır.Rosenborg 'un Avrupa maçı olmasa direk kazanırlar diyebilirdim ancak maça nasıl bir kadro ile çıkacakları hakkında net fikrim yok.Bu nedenle kaybetmezliklerini sağlam tercih olarak görmekle birlikte zorlu müsabakada TGS 2-3 gol bahisini ön plana çıkarıyorum.



235 - Sandefjord - Start Kristiansand

Sandefjord ligin en güçsüz takımı. Bu sezon ligde kalmaları mucize gibi görünüyor. Oynadıkları 15 maçta sadece 1 galibiyet, 3 beraberlik ve 11 mağlubiyet aldılar.Topladıkları 6 puanla ligin dibine demir atmış durumdalar.Sahasında da 6 haftadır galibiyete hasret olan Sandefjord, geçen hafta ligde Rosenborg'a 1-0 mağlup olduktan sonrai kupada da rakibine 4-1 boyun eğdi.

Start Kristiansand 'da ligin formsuz takımlarından biri ancak rakibine göre daha iyi durumdalar.Son 7 maçında sadece 1 galibiyet alabilen Start Kristiansand , sahasında iyi sonuçlar alıyor ancak deplasmanda çok vasatlar.Oynadıkları son 5 deplasman maçındanda mağlubiyetle ayrıldılar.Norveç kupasında Fredrikstad'ı 1-0 mağlup ederek turu geçmelerinin verdiği moralle 5 maç aradan sonra bu deplasmanda puan alabilirler. Start Kristiansand kaybetmez.



236 - Stabaek - Viking

Stabaek takımı geçen hafta sahasında Molde ile karşılaştı. Gol düellosu şeklinde geçen maça Veigar Pall Gunnarsson hat-trick yaparak damga vururken Stabaek maçtan 4-3 galip ayrılmasını başardı.Böylelikle son 5 maçında 4 galibiyet 1 beraberlik alan Stabaek, 13 puan toplayarak üst sıralara tırmanışını sürdürdü.Deplasmanda başarılı bir performans ortaya koyamasalarda son 3 iç saha maçını kazandılar.

Viking takımı ise Norveç'in şuanda en formda takımlarından biri. Lig ve Kupa olmak üzere son 13 maçında sadece Rosenborg'a yenildiler. Oynadıkları son 3 maçtan ise galibiyetle ayrıldılar.Ligde son maçında sahasında Odd Grenland'ı 3-1 mağlup ettikten sonra kupada Kongsvinger'i eleyerek iyice havaya girdiler.Deplasmanda 4 maçtır kaybetmeyen Viking, sahasındaki maçların aksine deplasmanlarda defansif bir oyun ortaya koyuyor ve konta ataklarla gol arıyor. Stabaek deplasmanında da aynı sistemi uygulayacaklardır. Son dönemlerde yoğun maç trafiğinden geçmelerinden dolayı yorgun olmaları Stabaek için bir avantaj ancak Viking'i de formda olduğu bu dönemde karşmıza almamak gerekir. Taraf bahisinin aksine TGS 2-3 tercihi bu zorlu maçta mantıklı görünüyor.



303 - Odd Grenland - Valerenga

Odd Grenland takımı geçen hafta ligde Viking'e 3-1 yenilerek 6 maç aradan sonra mağlubiyetle tanışmıştı ancak sonrasında kupada Honefoss'u 5-1 gibi farklı bir skorla yenerek tekrar moral buldular.Sahasında 4 maçtır kaybetmemelerine rağmen son 5 iç saha maçında sadece 1 galibiyet alabildiler. Attığı ve yediği goller toplamında ligin en golcü ekiplerinden biriler. Hücum bölgesi ne kadar iyiyse savunmalarıda o kadar kötü. Bu nedenle şuanda istedikleri konumda değiller.

Valerenga takımı Lillestrom'u 4-1 gibi farklı bir skorla yenerek , rakibine ilk iç saha yenilgisini tattırmış oldu.Böylelikle son 5 maçında 4. galibiyetini alarak zirve takibini sürdürdüler.Attığı 31 golle ligin en golcü takımı olan Valerenga , kalesinde gördüğü 11 gollede savunma anlamında başarılı bir görüntü çizdi.Sahasında çok etkili bir takım olan Valerenga , deplasmanda ise açık oyun stilini sürdürdüğü için çok iyi sonuçlar alamıyor ancak maçları gollü geçiyor. Deplasmanda Odd Grenland'dan sonra en golcü takımlar. Bu maçtada savunmada sıkıntılı bir takım olan Odd Grenland karşısında gol bulacaklardır ancak Odd Grenland 'da sahasında Valerenga 'ya kolay kolay geçit vermez. Karşılıklı gollerle maçın üste taşınmasını bekliyorum.     

İsveç Superettan ( 10-12 Temmuz 2010 )



228 - Ljungskile - Oster

Ljungskile takımı geçen hafta son 6 maçının 5'ini kazanıp bir de beraberlik alan formda lider Degerfors'u sahasında 2-0 yenerek önemli bir iş başarmıştı.Başarılı iç saha performansı ile dikkat çeken Ljungskile , sahasında oynadığı 7 maçta 5 galibiyet alırken 2 kezde sahadan beraberlikle ayrıldı.Bu maçlarda rakip fileleri 12 kez havalandıran Ljungskile , kalesinde ise sadece 2 gol gördü.Oynadıkları son 4 iç saha maçınıda kazanan Ljungskile , bu galibiyet serisine bir yenisini daha eklemek istiyor.

Oster takımı ise kuşkusuz ligin en formsuz takımlarından biri.Geçen hafta sahasında lig sonuncusu Trollhattan FC'ye 3-0 gibi farklı bir skorla yenilerek peş peşe üçüncü mağlubiyetini aldılar.Ligde oynadığı 14 maçta 13 gol atan ve en az gol atan ekiplerinden biri olan Oster, kaybettiği son 3 maçta gol dahi atamadı.Sahasında iyi kapanan ve zor gol yiyen Ljungskile karşısında işleri çok zor. Ljungskile kazanarak sahasındaki galibiyet serisini sürdürür.

Ljungskile Kazanır 
 
 
 
 
 261 - Norrkoping - Trollhattan FC

Ev sahibi Norrkoping'in geçen hafta Sundsvall deplasmanında puan kaybetmesini bekliyordum ve öylede oldu. Norrkoping öne geçtiği maçta 1 puana razı oldu. Sundsvall'dan öncede Angelholms'a mağlup olan Norrkoping artık kazanarak zirve yarışında bir darbe daha almak istemiyor.

Trollhattan FC ligin son sırasında yer alan çok vasat bir takım. Geçen hafta Oster karşısında 3-0 kazanarak ilk deplasman galibiyetini almalarını yanısıra 9 maç aradan sonra galibiyetle tanışmışlardı. Ancak Norrkoping takımı Oster ile kıyaslanamayacak kadar kaliteli bir takım ve zorlu bir deplasman. Norrkoping'in saha ve seyirci avantajının yanısıra kalitesiyle maçtan galibiyetle ayrılmasını bekliyorum.

Norrkoping Kazanır
 
 
 
 
308 - Jönköpings Södra - Orgryte

Ev sahibi Jönköpings Södra geçen hafta Larsson'nun ekibi Landskrona'yı deplasmanda 3-0 gibi farklı bir skorla yenerek haftanın süprizlerinden birine imza atmıştı.Böylelikle 3 maç aradan sonra galibiyetle tanışmış oldular.Sahasında oynadığı 7 maçta 3 galibiyet 4 mağlubiyet alan Jönköpings Södra, iç saha beraberliği olmayan 3 takımdan biri. Bu 7 maçta rakip fileleri 11 kez havalandırırken kalesinde de 11 gol gördüler. Sahasında gol sıkıntısı çekmiyorlar ancak savunmada sıkıntıları var ve çok gol yiyorlar.

Orgryte takımı geçen hafta sahasında Hammarby'ı 3-0 gibi farklı bir skorla mağlup etti.Böylelike 6 maç aradan sonra tekrar galibiyetle tanışan Orgryte , aynı zamanda 5 maçtır kaybetmiyorda.Sahasında oynadığı 6 maçta 5 beraberlik 1 galibiyet alan Orgryte , deplasmanda iyi sonuçlar alan bir takım.Oynadığı 7 deplasman maçında 3 galibiyet 3 beraberlik 1 mağlubiyet alan Orgryte , deplasmanda en çok puan toplayan ikinci takım durumunda.Ancak son 4 deplasman maçında sadece 3 puan toplayabildiler.Deplasmanda attığı 12 golle en golcü takım olan Orgryte , kalesinde de 9 gol görerek savunmasıyla güven vermedi. İki takımda oynadıkları son 10 maçın 9'unda kalelerinde gol gördüler. Savunmada sıkıntı yaşayan bu iki ekibin mücadelesinde üst bahisi ön plana çıkıyor.

2.5 Gol Üstü
 
 

8 Temmuz 2010 Perşembe

"Yok Edici" Galatasaray'da !


Sonunda Galatasaray.org'dan da resmi haber geldi. Galatasaray , geçtiğimiz sezon Premier Lig takımlarından Sunderland'da mücadele eden Lorik Cana'yı renklerine bağladı.

16 yaşındayken Arsenal altyapısından davet alan başarılı orta saha oyuncusu, pasaport sorunu nedeniyle İngiltere’ye gitme şansını kaçırdı. Lorik Cana’nın babası Agim Cana da Türkiye'de futbol oynamış olan bir futbolcuydu.Bu nedenle Lorik, Türkiye'ye çok yabancı bir isim değil.

Savaş yıllarının kendisini çok etkilediğini belirten Cana, “Uzun süre futbola odaklanamadım. En kötüsü de 8-9 yıllık süre zarfında Kosova’ya gidememek oldu. Akrabalarımı görememek beni çok yıpratmıştı” ifadeleriyle zor dönemi anlatıyor.
Kendisini çok önceden beri takip ettiğim bir isim.Hatta Menejer Lig oyunlarında bile kadromda hep kendisine yer vermişimdir.Mücadelesini , hırsını beğendiğim bir futbolcu.Agresif, mücadeleci ve inatçı futbolu, liderlik özelliği ve oyuna iki yönlü katkısıyla son derece önemli bir futbolcu olan "yok edici" lakaplı Lorik Cana, artık orta sahadaki mücadelesine Galatasaray’ın başarısı adına devam edecek. Lorik , , Unicef ile sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor. Yoksulluğa karşı mücadele eden Cana, Unicef’in elçilerinden biri.

POZİTİF ÖZELLİKLERİ ;

Hırslı , mücadeleci ,Liderlik yapısına sahip ,Pas yüzdesi çok iyi , rakip oyununu ortasahada bozabilen , tam bir kesici


NEGATİF ÖZELLİKLERİ :

Oldukça çabuk sinirlenebilen , Asi , Hakemlerle ağız dalaşları ile tanınan bir oyuncudur.


Transfer Ayrıntılar: 

Profesyonel oyuncu Lorik Cana'nın Sunderland FC Kulübünden 4.500.000 avro bedelle transferi için anlaşma sağlanmış olup, Transfer bedeli 2012 yılına kadar taksitlerle ödenecektir.
Sözleşme bedeli olarak oyuncuya;
2010-2011 sezonu için 2.000.000 avro sabit transfer ücreti, 7.500avro maç başı ücreti
2011-2012 sezonu için 2.000.000 avro sabit transfer ücreti, 7.500avro maç başı ücreti
2012-2013 sezonu için 2.000.000 avro sabit transfer ücreti, 7.500avro maç başı ücreti
2013-2014 sezonu için 2.000.000 avro sabit transfer ücreti, 7.500avro maç başı ücreti ödenecektir




Lorik Cana Kimdir?

Lorik Cana, 27 Temmuz 1983’te, bugünkü Kosova’nın başkenti Priştina’da doğdu. 7 yaşındayken, o dönemde savaşın hakim olduğu Yugoslavya’dan ailesiyle birlikte göç eden Cana, futbola ilk adımını bu ülkede, Lausanne takımının altyapısına katılarak attı. 16 yaşında Arsenal altyapısına davet edilen, ancak İngiliz pasaportu alamadığı için bu fırsattan yararlanamayan Arnavut oyuncu, yine de Paris Saint-Germain’e transfer olarak hedeflerine bir adım yaklaştı. 2000-2002 yılları arasında Fransız ekibinin altyapısında eğitim gören Cana, 19 yaşında A Takım kadrosuna katıldı.

A Takım’daki ilk sezonunda yalnızca 3 maçta fırsat bulan genç oyuncu, hem futbolunun olgunlaşması hem de Luis Fernandez’in yerine Vahid Halilhodžić’in takımın başına geçmesiyle birlikte 2003-04 sezonunda kendisine önemli bir yer edindi. O sezon Ligue 1’de 30’u ilk 11’de olmak üzere 32 maçta (2594 dakika) forma giyen Cana, bu maçlarda bir gol attı, dokuz sarı, iki de kırmızı kart gördü. Son derece istikrarlı bir oyuncu olan orta saha oyuncusu, takip eden sezonda da yine 30’u ilk 11’de 32 karşılaşmada (2650 dakika) oynadı, bir gol attı, dokuz sarı, tek kırmızı kart ile sezonu kapattı. Cana, 2003-04 sezonunda alınan ikincilikle Şampiyonlar Ligi’ne katılmaya hak kazanan PSG’nin tüm grup maçlarında doksan dakika forma giydi.

2005-06 sezonuna aynı takımda başlayan Cana, teknik direktörlük koltuğuna Guy Lacombe’un oturmasıyla birlikte ilk 11’dekini yerini kaybeder gibi oldu ve tansfer döneminin son günlerinde 4.000.000 € karşılığında Olympique Marseille takımına transfer oldu. Başlangıçtan itibaren ilk 11’deki yerini ayırtan Arnavut oyuncu, PSG’deki iki maçına ek olarak sezon sonuna kadar 28 karşılaşmada forma giydi, üç asist yaptı ve tek golünü eski takımına karşı alınan tek gollü galibiyette attı. Ligde 13 sarı kart görerek bu alanda ortalamanın üzerinde bir profil çizen Cana, UEFA Kupası’nda da sekiz karşılaşmada forma giydi; toplamda iki kulvarda 3090 dakikalık süre aldı.

2006-07 sezonunda tamamı ilk 11’de olmak üzere ligde 33 maçta (2864 dakika) forma giyen mücadeleci oyuncu, iki golü ve bir asistine sekiz de sarı kart ekledi. Inter-Toto ve UEFA Kupası’nda toplam 5 maça çıktı. 2007-08’de kariyerinin ikinci Şampiyonlar Ligi deneyimini yaşayan Lorik Cana, tümünde 90 dakika sahada kaldığı grup maçlarının ardından UEFA Kupası’nda da üç maçta 270 dakika forma giydi. Cana, o sezon ligde ise yine hepsi ilk 11’de 34 maçta (3037 dakika) oynadı ve iki gol, üç asist ve on sarı kart istatistiğini tutturdu. Arnavut oyuncu Marsilya’daki son sezonunda ise ligde 27, Avrupa Kupaları’ndaki 12 maçta oynadı; birer gol ve asistine yedi sarı kartı ekledi.

Geçtiğimiz sezon başında İngiltere Premier Ligi ekiplerinden Sunderland’e 6.000.000 € karşılıında transferi gerçekleşen Lorik Cana, ilk sezonunda takımının lider oyuncusu konumuna gelerek bir futbol deneyiminden daha başarılı ayrıldı. Cana, geçtiğimiz sezon takımıyla 35 maça çıktı.

UEFA Avrupa Ligi Ön Elemeleri Rovanş Maçları


532 - Metalurg Skopje - Karabağ

Tarihinde ilk kez Avrupa Kupası maçı oynayan Metalurg Skopje, kendisinden bu alanda daha tecrubeli olan Karabağ'a ilk maçta 4-1 gibi farklı bir skorla yenilerek şansını zora soktu.Metalurg Skopje takımı kendi liginde en iyi iç saha takımlarından biri.Deplasmanlarda gol sıkıntısı çekselerde sahasında bu konuda sıkıntıları yok.

Karabağ takımı ise geçen sezon Avrupa Ligi eleme maçlarında Rosenborg ve Honka'yı geçtikten sonra Twente'ye elenmişti.Bu kez gruplarda mücadele etmek istiyorlar ve ilk ön eleme maçında Metalurg Skopje'yi sahasında 4-1 gibi farklı bir skorla yenerek önemli bir avantaj elde ettiler.Karabağ FK rakibine göre daha tecrubeli bir takım Avrupa Kupalarında mücadele etme bakımından.Rakibine göre fizik , kondüsyon ve form açısından daha iyi durumdalar.Ancak ben bu maçta tercihimi evinde pes etmeyen ve mücadeleci bir takım olan Metalurg Skopje 'nin kaybetmezliğinden yana kullanacağım.

Metalurg Skopje Kaybetmez

552 - Glentoran - Kr Reykjavik

Geçen yıl Şampiyonlar Liginde 2.ön eleme turunda başlayan Kuzey İrlanda Temsilcisi Glentoran Şampiyonlar liginde karşılaştıkları İsrail temsilcisi M.Haifa karşısında 6-0 ve 4-0'lık farklı skorla la maglup oluyp elenmişlerdi.Bu yılda ligi 3.sırada bitirdikleri için Avrupa Liginde ülkelerini temsil ediyorlar ancak başarılı bir şekilde temsil ettiklerini söylememiz mümkün değil. Kr Reykjavik'in sahasında oynanan maçta 3-0 mağlup olarak şanslarını çok azalltılar.

Geçen sezon İzlanda Liginde iyi bir performans ortaya koyarak 2.sırada biteren Reykjavik bu sezon lige iyi bir başlangıç yapamadı ancak son haftalarda oldukça parlak bir performans sergiliyorlar ve formdalar.Ligleri devam ettigi için rakibine göre önemli bir avantajları olmuş oluyor çünkü bu maça daha hazır bir şeklide çıkmış olacaklar.Takımın en etkili Gol ayagı Takefusa , bu maçtada takımın en önemli gol silahı olacaktır.İlk maçtada takmıın son golünü kaydetmişti Takefusa.

İlk maçı 3-0 kazanmış olsada Kr Reykjavik, şuanda maddi açıdan sıkıntılı günler geçiren Glentoran karşısında yine favori olan takımdır. Glentoran, Kr Reykjavik ile mücadele edebilecek bir kapasitede takım değil. Kr Reykjavik bu maçtandan galibiyetle ayrılabilir ama ben yenilmezliklerini daha sağlam tercih olarak önereceğim.

Kr Reykjavik Kaybetmez
Kr Reykjavik Kazanır


540 - Khazar Lenkoran - Olimpia Balti

Olimpia Moldova liginin önemli takımlarından biri. Geçtiğimiz sezon Ligi 3.sırada bitirrerek Avrupa Ligine katılma hakkı kazanmışlardı. Kendi saha ve seyircisi önünde çok etkili olabiliyorlar. Gol yollarındaki beceri kabiliyeti ve gol yüzdesi oldukça yüksek.Ancak ilk maçta Khazar Lenkoran karşısında gol bulamadılar. Takımın en golcü futbolcusu Haitili J.Robens Jerome vasat bir performans çizdi.

Deplasmanda aldığı 0-0'lık skorun azda olsa verdiği avantajla sahasında Olimpia Balti karşısında tur arayacak olan Khazar Lenkoran, başarıya aç bir görüntü sergiliyor.Takımı finans eden ise Beşiktaş takımından dolayı adını duydugumuz zengin iş adamı Mubariz Mansimov .Bu iş adamı takıma yeni tesisler ve yeni bir stad kazandırdı.Takımda daha önceleri ülkemizde Gaziantep,Rize ve Ankaragücü takımlarında forma giymiş tanıdık bir isim Ön Libero Devran ayhan forma giyiyor.İlk maçta daha çok kontrollü oynayan Azerbaycan ekibi Khazar Lenkoran, rövanş maçının ve turun favorisidir.Sahasında kazanacaklardır.

Khazar Lenkoran Kazanır

544 - Gyor - Nitra

Slovakyanın en eski kulüplerinden biri olan Nitra, Stadion pod Zoborom'da oynanan maçta Gyor ile 2-2 berabere kalarak tur şansını zora soktu. Nitra son yıllarda yükselen futbolu ile Slovakya’yı Avrupa liginde başarılı bir şekilde temsil etmek için Gyor karşısında tur arıyor. İlk maçtan avantajlı bir skor üretmek isteyerek maça hızlı başladılar ve önede geçtiler ancak Kink'i durduramadılar ve kalesinde 2 gol gördüler. Nitra en son 2008 yılında InterToto Kupası maçında ilk turda Azerbaycan'dan Neftci Bakü'ye elenmişti.

Gyor takımında yabancı uyruklu isimlerin fazla olması dikkat çekiyor.Takımda 21 tane yabancı futbolcu bulunuyor.Avrupa tecrubesi olan bir takım Gyor. Geçen senede Uefa Avrupa liginde ön eleme oynamış ve ilk ön elemede Gürcistan ekibi FC Zestaponi'yi elerken, ikinci ön eleme turunda Almanya'nın Stutgart ekibine 2-1 ve 4-1 yenilerek elendiler.Bu kez gruplarda mücadele etmek istiyorlar.İlk maçta Kink'in attığı gollerle avantajlı bir skor elde ettiler.Macar futbol kültüründe takım savunmasının yaygın olduğunu biliyoruz.Bu nedenle Nitra çok iyi hücum yapmak zorunda.

Kendi sahasında çok başarılı bir takım olan Gyor, Nitra'ya göre daha kaliteli bir takım ve Nitra'nın deplasmanlarda silik bir performans ortaya koyması Gyor için bir başka avantaj. Kendi liginde 4. sırada bulunan Nitra'nın averajı sadece +2 . Savunmada sıkıntı çekiyorlar ve çok gol yiyorlar. Gyor deplasmanında bu nedenle işleri zor.Hem gol bulmak hemde savunmayı sağlama almak zorundalar.Ancak Nitra'nın bu taktiği Gyor karşısında uygulamayacağını düşünerek Gyor'ın sahasında kazanmasını bekliyorum.

Gyor Kazanır

533 - Tauras - Llanelli

Tauras, geçen sezon ligi 5. sırada bitirip Avrupa Ligi biletini alamamasına rağmen, lig ikincisi ve kupa finalisti Vetra'nın iflası nedeniyle UEFA'dan lisans alamaması sonucu kupaya katıldı.Avrupa kupalarında ilk kez mücadele etmelerine rağmen Llanelli deplasmanından iyi bir skor elde ettiler.Galler`de oynana ilk musabaka 2-2 berabere bitmişti.

Tauras'da Kzyis forvette etkili bir isim. Deplasmanda Llanelli filelerinde 2 gol atarak takımının avantajlı bir skor elde etmesinde büyük pay sahibiydi.Kadrosu ağırlıklı olarak Litvanyalı futbolculardan oluşuyor.Letonyalı Janis Vaitkus ve Artjoms Gončars, Brezilyalı Leonardo Martins Ferreira, Belaruslu Siarhei Irkha ve Portekizli Jose Lopes Vide takımdaki yabancı uyruklu isimler.Litvanya temsilcisi derli toplu ve sert bir futbol ekolünden geliyor.

Ülkesinin en eski takımlarından biri olan Llanelli, Stebonheath Park'da oynanan maçta kalesinde 2 gol görerek şansını zora soktu.Avrupa tecrubesi olan bir takım olan Llanelli son 4 yılda da Avrupa'da boy gösterdi ancak başarılı olamadılar.Llanelli takımı gol atmakta sıkıntı yaşamayan ancak defansında da problemleri olan bir ekip. Geçen sezonu Galler ligini şampiyonun iki puan gerisinde ikinci sırada kapattılar ve harika bir sezon geçirdiler.Llaneli ekibinde etkili isim Chris Holloway ilk musabakada cezalı duruma düştüğü için bu maçta forma giyemeyecek.Litvanya ekibi ilk maçtaki ğüzel futbolunu kendi evindede ortaya koyarsa sahadan galibiyetle ayrılan taraf olur.Çok güvendiğim bir bahis olmasada bu denli düşük oranların açıldığı maçlarda Tauras galibiyetine verilen 1.60'lık oran denenmeye değer görünüyor.

Tauras Kazanır


548 - Zrinjski - Kostanay
 

Kostanay'ın ilk maçta kazanmasını bekliyordum ancak öne geçmelerine rağmen yenilerek beni şaşırttılar.Kazakistan Ligi'nin 1992'deki kuruluşundan beri ligde yer almasına rağmen hiç şampiyon olamadılar.Teknik direktör Dimitri Alekseevich Ogai yönetiminde 5. sezonunu geçiren FC Tobol, 18 hafta sonunda ligde 10 galibiyet, 5 beraberlik ve 3 yenilgi aldı. FC Tobol, UEFA organizasyonlarında bugüne kadar UEFA Kupası'nda 6, İnter Toto Kupası'nda ise 12 olmak üzere toplam 18 Avrupa kupası maçına çıkarken, bu karşılaşmalarda 9 galibiyet, 2 beraberlik, 7 yenilgi elde etti.Avrupa Kupaları'nda ilk kez 2003 yılında Inter Toto Kupası'nda boy gösteren Tobol, 3. tura kadar yükselmeyi başarmıştı. Polonia Varşova ve K. Sint-Truidense V.V'yi elemeyi başaran Kazak temsilcisi Pasching'e boyun eğmişti.Kadrosunda 6 yabancı oyuncu bulunduran Tobol'da, bu isimler şunlar: Stanimir Dimitrov,Aleksandr Shkot,Andrei Kharabara,Georgi Chilikov,Alexandru Golban ve Wladimir Bayramow.FC Tobol 2009-2010 sezonunda Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi 2. ön eleme turunda mağlup olmuştu ve futbolseverlerinde biraz bilgisi olduğu bir kulüp.

HSK Zrinjski Mostar takımı ülkesinin en eski takımlarından.Son yıllarda çıkışa geçen Mostar ekibi Liglerinde 4 .olunca Avrupa Ligi elemelerine katılmaya hak kazanmıştı.Teknik direktörlüğünü Dragan Jovic'in yaptığı Mostar ekibi Zrinsjki, sezon başında geçen yıl ilk 11'de forma giyen toplamda 9 futbolcusunu satarak başlamasına rağmen Tobol'u deplasmanda yenerek birçok futbolseveri şaşırtmıştı.Gidenlerin yerleri henüz doldurulabilmiş değiller. Bilhassa Kordic, bu takımın herşeyiydi geçen yıl Lig ve Avrupa dahil totalde, 26 maçta 11 gol ve 4 asistlik performansla sezonu kapamıştı.Zorlu bir mücadele bekliyorum, çünkü Kostanat takımı öyle çok hafife alınacak bir takım değil. Yine de kendi sahasında ve seyircisinin önünde Zrınjskı bir adım önde.Ancak beraberlik riskide çok fazla olan bir müsabaka.Bu nedenle En kötü ihtimalle kaybetmeyerek turu geçeceklerine inanıyorum.

Zrinjski Kaybetmez.


542 - Skonto - Portadown 
 

Portadown takımı ilk maçta herşey yolunda giderken 88. dakikada Ramsey'in atılması ve son dakikada kalelerinde gol görmesi nedeniyle Skonto ile 1-1 berabere kalarak rövanş maçı öncesi tur şansını azalttı.Kadrosunda sadece İskoçyalı Gary McCutcheon ve Sean Leke yabancı olarak göza çarpıyor.İrlanda ekolü olan bir ülke ve genelde sahasında başarılı sonuçları alıyor, deplasmanda pek etkili bir oyun ortaya koyamıyorlar. Bu maçta işleri oldukça zor olacak. Gol bulmaları gerekli ve açık bir oyun tercih edeceklerdir

Ev sahibi Skonto Riga takımı Maçlarını Riga'daki 10000 kişi kapasiteli Skonto Stadions 'da oynuyor.Letonya'da en büyük taraftar kitesline sahip olan takımlar.İlginçtir Letonya Virslīga'da 14 kez şampiyon oldular ve bu şampiyonluklar ard arda geldi. 1991, 1992, 1993, 1994, 1995, 1996, 1997, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002, 2003, 2004 yıllarında Virsliga'da şampiyon olarak çok büyük bir başarıya imza attılar.Avrupa tecrubesi olan bir takımlar aynı zamanda. Kadrosunda Breziylalı Nathan Junior, Türkmenistanlı Ruslan Mingazov ve Belaruslu Aliaksandr Perepechko yabancı uyruklu isimler.Skonto hızlı takım oyunu ile turun favorisi durumunda.Rakibin açık oynamak zorunda olması da onların avantajına olacaktır. Çok fazla zorlanacaklarını düşünmüyorum. Skonto kazanır ancak galibiyetlerine verilen oran çok düşük.Bürolardan bahis yapanlar için Portadown 'nun açık bir oyun ortaya koyacak olması ve Skonto'nunda sahasında goller bulabileceği düşünülerek üst bahisi değerlendirilebilir.

Skonto Riga Kazanır
2.5 Gol Üstü


Diğer maçlardaki takımlardan bilgiler ;

Flora Tallinn - Dinamo Tbilisi (1-2)


Dinamo Tiflis geçen yıl Avrupa Ligi eleme turlarında Letonya'dan L.Matelurg'u geçmeyi başarırken, Sırbistan'dan Kızılyıldız'ı evinde yenmesine rağmen turu geçmeyi başaramamıştı.Zaten ülkesi Gürcistan'da da özellikle evinde oynadıkları etkili futbolla gayet başarılı sonuçlar alıyorlar.Maçlarını ise 55,000 kişilik Boris Paichadze Stadı 'nda oynuyorlar.Dinamo Tiflis, Avrupa Kupalarında en büyük başarıyı 1980-81 sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nı alarak göstermişti.

Estonya temsilcisi Flora Tallin ligi 4. sırada bitirmesine rağmen, Estonya Kupası'nda final oynadığından Avrupa biletini kaptı.Kulüp 1990 yılında kurulmasına rağmen 7 kez lig şampiyonluğu , 4 kez Estonya kupası şampiyonluğu ve 5 kezde Eston Süper Kupası şampiyonluğunu yaşadı.Artık Avrupada bir başarı elde etmek istiyorlar ancak Estonya'nın futbol kültürü ortada ve Diğer Avrupa ülkerine karşı zayıf.Flora Tallin geçen yıl 2. ön elemeden katıldığı Avrupa Ligi'nde Danimarka'nın Brondby takımına elenmişti.


Bnei Yehuda Tel Aviv - Ulisses (0-0)


Fc Ulisses takımı 2000 yılında kurulan bir Ermeni takımı.Kurulduğu ilk yıllarda ümit vermeyen Fc Ulisses özellikle 2007-2008 yıllarında çok iyi bir takım haline geldi ve aldığı başarılı sonuçlarla ligin üst sıralarına oynayan ekiplerden biri haline geldiler. 2009 yılında köklü değişikliklere giden ve çok güçlü bir takım oluşturan Fc Ulisses geçen sezonu 3. sırada tamamlayarak avrupa ligi ön eleme biletini kapmayı başardı.Takımın bu sezonki performansına bakarsak Genel performansa bakarsak, kendi liglerinde en az gol yiyen ekipler. Defansif anlamda tutucu ,Geride risksiz oynayan bir ekip görünümündeler.

Bney Yehuda takımı ise 1936 yılında İsrail'in Tel Aviv şehrinde kuruldu. Maçlarını 15700 kişilik Bloomfield Stadium'da oynuyorlar. Kadro + Kalite + Tecrube bakımından rakibinden daha iyi olduklarını söyleyebiliriz. Bney Yehuda takımı geçen senede Avrupa liginde ön eleme oynamış ve son eleme maçında PSV ekibine her iki musabakada da 1-0 yenilerek elenmişti.Bu kezde aynı olayı yaşamak istemiyorlar ve gruplara kalmak istiyorlar.Sahasında oynayacakları maçta tura oldukça yakın olan taraflar.



Lusitanos - Rabotnicki (0-5)

FK Rabotnicki Kometal, Makedonya'nın başkenti Üsküp'te kurulmuş bir futbol kulübüdür.Kulüp, 1937 yılında bir "demiryolu futbol kulübü" olarak kuruldu. Yugoslavya zamanında Yugoslav İkinci Ligi'nde varlığını sürdürürken, Makedonya'nın bağımsızlığını takiben Makedon Birinci Ligi'nde mücadele etmeye başladı. Rabotnicki'nin 2001 yılında Kometal şirketi tarafından yönetilmeye başladığından beri başarı dönemi sürmektedir- 2001-02 mevsiminde UEFA Kupası katıldı ve ulusal şampiyonluk sonrası 2005-06 mevsiminde UEFA Şampiyonlar Ligi ikinci ön eleme turuna kadar uzandı. Rabotnicki 2006 yılında zirvedeki yerini korurken, yeniden Şampiyonlar Ligi ön elemelerine katıldı. Anılmaya değer başarılar elde etti. Lüksemburg takımı Dudelange'yi ve Macar ekip Debrecen'i elerken üçüncü ön eleme turunda Fransız kulüp Lille'e elendi. 3 kez lig şampiyonu olan Rabotnicki, 2 kezde Makedonya kupasını kaldırdı.

Lusitans Andorra'nın Andorra la Vella şehrinde kurulan futbol kulübüdür.2000-01 sezonundan beri Primera Divisió'da mücadele eden kulüp, 2001-02 sezonunda Copa Constitució'yu kazandı. Primera Divisió'da oynamaya başladığından beri iyi bir performans grafiği çizen kulüpte sadece Portekizli oyuncular forma giyebilmektedir. Maçlarını 1500 kişilik Estadio Comunal de Aixovall'da oynuyorlar.Takım aynı zamanda başkanı ve teknik direktörüde Portekizlidir.Lusitans kadrosu iyi olan ev sahibine kapanarak avantajlı bir skor elde etti ancak bu maçta işleri zor görünüyor.


Ruch Chorzow - Shakhtyor (2-1)


Ruch Chorzow takımı, Chorzów'da kurulmuş bir Polonya futbol kulübüdü. 1920 yılında kurulmuştur. Birçok kez Polonya Ligi şampiyonluğuna ulaşmıştır. Mavi-Beyaz renklere sahip olan takımın Tarihinde 14 lig şampiyonluğu ve 3 kezde Polonya kupası şampiyonluğu bulunmaktadır.Geçtiğimiz yılı 3. sırada tamamlayarak Avrupa ligi ön eleme biletini kapmışlardı.

FC Shakhter Karagandy takımı ise Kazakistan ülkesinin temsilcisi. 1958 yılında kurulan kulüp maçlarını 19.000 kişilik Shakhtyor Stadium da oynuyor.FC Shakhter Karagandy takımının Kazakistan'da önemli bir başarısı görünmüyor.Onlar için olumlu şeyler söylemek zor göünüyor.Sahasında oynadıkları maçta rakibine boyun eğmişlerdi.Bu seferde sonuç farklı olmayacaktır.

Mypa - Trans Narva (2-0)


Trans Narva , Estonya'nın Narva şehrinde 1979 yılında kurulmuş olan bir kulüp.Son yıllarda Estonya 1. liginde hep üst sıraları zorluyorlar ancak bir türlü şampiyonluğa ulaşamıyorlar.Genellikle 3. yada 4. olarak tamamlıyorlar sezonu.Geçtiğimiz sezonuda 2. sırada tamamlayarak Avrupa ligi ön eleme biletini almışlardı.Trans Narva devam eden Estonya ligi'nde 12 galibiyet, 5 beraberlik ve 3 mağlubiyet ile 2. sırada bulunuyorTrans Narva geçen yıl Avrupa Ligi 1. ön eleme turunda Slovenya'nın Rudar takımına elenmişti.

MyPa bir Finlandiyalı temsilcisi. 1947 yılında Anjalankoski kasabasında kurulmudu. Teknik direktörlüğünü IJanne Lindberg'in yapmakta olduğu takım, evindeki karşılaşmalarını 4.067 kişilik Saviniemi'de oynamaktadır. Finlandiya Veikkausliga'da 2005 yılında şampiyonluk yaşayan Mypa, 3 Kezde Finlandiya kupasını müzesine götürdü.Bu sezon ligde beklentilerin gerisinde kalmış durumdalar.Mypa eski bildiğimiz Mypa değil.Finlandiya temsilcisi Myllykoski devam eden ligde 4 galibiyet, 4 beraberlik ve 4 mağlubiyet ile 7. sırada bulunuyor.Myllykoski en son 2008 yılında Avrupa Kupalarına katılmış ve Eski adıyla Uefa Kupası 2. ön eleme turunda İngiliz Blacburn'e elenmişti.


Zalaegerszeg - KF Tirana (0-0)

KF Tirana Arnavutluk temsilcisi.UEFA Kulüpler sıralamasında 1.799 puanla 264. sırada yer alıyorlar.Tarihinde 24 kez Arnavutluk Süper ligi şampiyonluğu, 13 kez Arnavutluk kupası şampiyonluğu ve 8 kez Arnavutluk Süper kupası şampiyonluğu bulunuyor.İlk olarak 1965/66 yıllarında Avrupa'da boy gösteren kulüp, 61 kez Avrupa arenasında maç yaptı. Kadrosunda Hırvat Pero Pejic dışında yabancı futbolcu bulunmuyor.Tirana geçen yıl Şampiyonlar Ligi 2. ön eleme turunda Norveç'in Stabaek takımına elenmişti.

Zalaegerszeg takımı ise Macaristan temsilcisi. Maçlarını 14.000 kapasiteli ZTE Arena 'da oynuyorlar.Geçtiğimiz sezonu 5. sırada tamamlamışlardı.Macaristan'da elde ettikleri tek başarı 2002 yılındaki lig şampiyonluğu.Macaristan temsilcisi Zalaegerszeg geçen yıl ligi 5. bitirmesine rağmen, Macaristan Kupası'nda final oynadığından Avrupa biletini aldı.Zalaegerszeg en son 2007 yılında İnterToto Kupasında boy göstermiş ve Rusya'dan Rubin kazan'a elenmişti.


Fylkir - Torpedo Zhodino (0-3)

 

Torpedo Zhodino takımı , 1961 yılında Belarus temsilcisi.Kadrosuda ağırlıklı olarak Belaruslu futbolculardan oluşuyor. Ukraynalı Sergei Ponomarenko ve Ihor Kryvobok, Rus Anton Brusnikin, Nijeryalı Simon Ogar Veron takımdaki yabancı isimler.Belarus ekibi Torpedo da geçen yılki performansının gerisinde.Torpedo Zhodino, geçen sezon ligi 7. bitirmesine rağmen kupa finalinde Bate Borisov ile oynadığından dolayı Avrupa'da mücadele etmeye hak kazandı. Torpedo Zhodino liginde şuanda çok kötü bir dönem geçiriyor. Liginde oynadığı son 9 maçında yalnızca 2 puan alabildi.

Fylkir ise İzlanda'nın Reykjavik kentinde kuruldu.Maçlarını 4000 kişilik Fylkisvöllur stadında oynuyorlar.Kadrosunda hiçbir yabancı oyuncu yok tamamı İzlandalı.Flykır geçtiğimiz sezon ligi 3.sırada tamamlamıştı.Bu sezon ise beklentilerin çok gerisinde kalmış durumdalar.Şuana kadar gösterdikleri performans ile ligde kalmak için mücadele edecek gibiler.Oynadıkları 10 maçta 3 galibiyet,3 beraberlik ve 4 mağlubiyetleri var.Flykir aynı zamanda benimde takip ettiğim takımlardan biri.Oynadıkları maçlarda dirençli futboluyla ön plana çıkıyorlar.

Dacia - Zeta Golubovci (1-1)

 

FK Zeta Karadağ temsilcisiı.Kulüp, Karadağ'ın başkenti Podgorica'nın Golubovci semtinde 1927 yılında FK Danica adıyla kuruldu.2006 yılında kurulan Karadağ Birinci Ligi'nin ilk sezonunu 78 puanla şampiyon olarak bitirdi. Ertesi sezon şampiyonluğu averajla FK Budućnost Podgorica takımına kaptırırken, 2008-09 sezonunda küme düşmekten kıl payı kurtuldu.Kadroda Sırbistanlı Marjan Jugović tek yabancı isim olarak göze çarpıyor.

Dacia Kişinev ise Moldova temsilcisi.Maçlarını 3000 kişi kapasiteli Dinamo Stadında oynuyorlar.Alexandr Camaldinov'un çalıştırdığı Dacia Kişinev geçen sezonda UEFA Avrupa ligi ön elemesine katılmış ancak MSK Zilina'ya sahasında 2-0 deplasmanda ise 1-0 yenilerek elenmişti.Kadrosu ağırlıklı olarak Moldovalı futbolculardan oluşuyor. Rusyadan Yuri Kotykov ve Abdulkhamid Akhilgov, Nijeryadan Kum Dezire, Kamerundan Gock Habib, Gürcistandan Vasili Guchashvili ve Ukraynadan Oleksandr Zgura takımdaki yabancı isimler.

Port Talbot - TPS Turku (1-3)


TPS Turku ya da Turun Palloseura , Finlandiya temsilcisi.Kulüp Finlandiya 'nın Turku şehrinde, 1922 yılında kuruldu.TPS Turku ,Avrupa kupalarında yaptığı 42 maçta 10 galibiyet, 5 beraberlik, 27 'de mağlubiyet aldı. 1992-93 sezonu Kupa Galipleri Kupası 1. turunda Trabzonspor ile karşılaşmış, ancak rakibine 2-0 ve 2-2 lik sonuçlarla yenilerek kupadan elenmişti. 1939, 1941, 1949, 1968, 1971, 1972, 1975 yılları olmak üzere 8 kez lig şampiyonu oldular ancak uzun süredir bu kupaya hasretler. 1991, 1994 yıllarında ise Finlandiya kupasının sahibi olmuşlardı.

Galler Premier Lig takımlarından olan Port Talbot ise 1901 yılında kuruldu ve ülkesininn eski futbol takımlarından biri.Geçen sezonu Galler Premier liginde 3. sırada tamamlamışlardı.Bu sezon kadrosuna Nicky Palmer (Carmarthen Town F.C.), David Brookes (Bridgend Street F.C.),Craig Jones (Llanelli F.C.), Luke Bowen (Aberystwyth Town F.C.) ve David Burnett 'i(Caerau (Ely) A.F.C.) kattılar. Neil Thomas (Haverfordwest County F.C.) ve Gary Bansor (Carmarthen Town F.C.) ise takımdan giden isimlerdi.Kadrosunda sadece 2 ingiliz var ve geriye kalan tüm futbolcular Gal'li. Port Talbotbu zorlu deplasmandan avantajlı bir skorla dönmenin peşinde. Galler Ligi'ni 3. sırada bitiren Talbot, atak futbolu tercih eden bir takım.


Dnepr - Laci (1-1)


Kf Laci ,Arnavutluk temsilcisi.Takımın ekonomik alanda zaafiyetleri var. Kadrosuna yabancı futbolcu yer almıyor.Geçen yıl Arnavut ligini 4. sırada tamamladılar.Liglerinde önemli bir başarısı bulunmuyor.Zaten değişen yönetimin ardından gelişime açık olduklarını göstermeye çalışmaları da uzun bir süre alacaktır. Dnepr Mogilev ile oynayacakları bu maçta galip gelmenin hesaplarını yapıyorlar.En azından alacakları galibiyetlerle maddi durumlarını biraz olsun düzeltmek istiyorlar.

Dnepr Mogilev takımı ise Belarus temsilcisi. Maçlarını 11200 kişilik Spartak Stadion 'da oynuyorlar.1998 yılında Belarus'da bir lig şampiyonlukları bulunuyor.Takımda ağırlıklı olarak Belaruslu isimler var.Yabancı olarak ise 4 Ukraynalı ve 1 Livtanyalı futbolcu bulunuyor.Belarus ekibi kendi liginde üçüncü olmuştu. Dnepr, 2000 yılında UEFA İntertoto Kupası'nda Danimarka ekibi Silkeborg ile karşılaşmış 2-1'lik sonuçla tamamlanan maçların ardından 2. Tur'da Çek ekibi Chmel Blsany'ye ağır bir şekilde boyun eğmişlerdi.


Siroki Brijeg - Olimpija (2-0)

 

NK Olimpija ,Ljubljana'da bulunan Slovenya'nın en ünlü futbol kulübüdü. Slovenya Birinci Ligi'ni ve Slovenya Kupası'nı 4'er kez müzesine götürmüştür.1911'de kurulan Olimpija halen Slovenya'nın en gözde kulübü olmasına rağmen finansal sorunlar yüzünden öndeki durumunu kaybetti.Olimpija'nın çok fazla Avrupa kupalarında tecrübesi yok. Geçen sezon zorlu Slovenya liginde iyi bir performans sergileyerek 3. sırada yer aldılar. İç sahada özellikle çok az maç kaybeden bir görüntü çizdiler. Deplasmanda aynı başarıyı gösteremiyorlar.

NK Široki Brijeg, Bosna-Hersek temsilcisi. 1948 yılında Hırvatlar tarafından kurulan kulüp, maçlarını 10 bin kişilik Pecara Stadı'nda yapıyor.4 kez Bosna-Hersek 1. Ligi'nde şampiyonluk kazanan takım, son yıllarda Premier Lig adı altında düzenlenen ligde de 2004, 2006 ve 2007'de mutlu sona ulaştı, ayrıca 2007'de Bosna-Hersek Kupası'nın da sahibi oldu.2008 yılında UEFA Kupasında 1. ön elemede Arnavutluk'un Partizani takımını eledi.Rakibiyle ilk karşılaşmada evinde 0-0 berabere kalan Boşnak ekibi, ikinci karşılaşmayı deplasmanda 3-1 kazanarak 2. ön eleme turu oynama hakkı elde etti.Geçen sezon ligi FK Modrica'nın ardından 2. sırada bitiren Siroki Brijeg, şu ana kadar Avrupa kupalarında 23 maç yaptı. Boşnak takımı, Avrupa'da 12 galibiyet alırken, 2 beraberlik ve 9 da yenilgi elde etti. Siroki Brijeg ekibi, Avrupa kupalarında 27 gol atarken, kalesinde 31 gol gördü.


Dundalk - CS Grevenmacher (3-3)

CS Grevenmacher Lüksemburg'da temsilcisi. Kulüp, tarihindeki tek lig şampiyonluğunu 2002-03 sezonunda kazanmıştır.Daha önce Avrupa kupalarında 27 maça çıktılar ve çok ağır yenilgiler aldılar.Bu 27 maçta sadece 3 galibiyet alabildiler , 5 beraberlik ve 19'da mağlubiyetleri bulunuyor. Rosenborg'a 6-0, Dinamo Tiflis'e 4-0, HNK Hajduk Split'e 4-1, FC Rapid Bükreş'e 6-2, HJK Helsinki'ye 4-1, AEK Atina'ya 6-0, FC Nitra'ya 6-0 ve 6-2, FH Hafnarfjör?ur'a 5-1 gibi farklı skorlarla yenilmişlerdi.

Dundalk F.C. İrlanda'nın adını aldığı Dundalk şehrinin takımıdır. 1903 yılında kurulan bu kulüp maçlarını 4500 kişilik Oriel Park stadında oynuyor.Oldukça parlak bir tarihe sahip olan Dundalk'ın 9 İrlanda ligi şampiyonluğu, 9 kez İrlanda FC Cup şampiyonluğu, 4 Kez İrlanda Lig Kupası şampiyonluğu, 2 kez İrlanda Kalkan Ligi şampiyonluğu, 2 kez İrlanda 1. ligi şampiyonluğu, 6 kez Leinster Senior Kupası şampiyonluğu, 5 kez Dublin City Kupası şampiyonluğu, 9 kez Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğu ve 1 kezde Şehirlerarası kupa şampiyonluğu bulunmaktadır.Deplasmanda aldıkları 3-3'lük beraberliğin avantajı ile sahasında tur arıyorlar.


Banants -Anorthosis (0-3)

 

Anorthosis Famagusta Kıbrıs temsilcisi.13 kez Kıbrıs Cumhuriyeti Birinci Ligi şampiyonu olan Anorthosis, son şampiyonluğu 2004-05 sezonunda gerçekleştirdi. 10 kere Kıbrıs Kupası'nı, 6 kez de Kıbrıs Süper Kupası'nı kazandı.
26 Temmuz 2005'te Türk takımı Trabzonspor karşısında başarılı sonuçlar elde etti. UEFA Şampiyonlar Ligi'nin ön eleme ikinci turunun ilk maçında 3-1 olarak kazandı. İkinci maçı ise Türkiye'de 1-0 kaybetti; fakat toplam olarak 3-2 üstünlüğe ulaştığı için bir üst tura çıktı. Üçüncü öneleme turunda ise İskoç takımı Glasgow Rangers'la oynadı. Anorthosis, ilk maçta 2-1 mağlup olunca ve ikinci maçta da 2-0 yenilince elendi. UEFA Kupası birinci turunda 2-1 lik ve 4-0 lık skolarla Serie A'nın köklü ekiplerinden Palermo'ya elendi. 2008'de Olympiakos gibi köklü bir Yunan kulübünü ilk maçta 3-0 yendi, ikinci maçta 1-0 kaybettiği halde tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazandı. Kuralara 4. torbadan katıldı.Anorthosis'nin mücadele ettiği Kırbıs ligi henüz başlamadığı için takımın maç eksiği var.

FC Banants , Ermenistan'ın başkenti Erivan'da oynayan bir futbol kulübü.Ermenistan Kupası'nı iki kere (1992 ve 2007) kazanan FC Banants , Maçlarını 6.000 kişilik Banants Stadyumunda oynuyor.Ermenistan ekibi olan Banants geçen yıl ligi 4. bitirmiş ve kupada final oynamıştı. Finalde geçen yılın şampiyonu Pyunik'e yenildiler ancak Avrupa Ligi'ne katılmayı başardılar. Şu an devam eden ligde ise lider durumdalar. Oynadıkları 13 maçta 10 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldılar.FC Banants Ermenistan liginde oldukça formda.
 
 

Ahtapot Paul Böyle Olmasını İstedi !



İngiltere , Arjantin ve Avustralya karşısında hep maçın ilk dakikalarında öne geçerek farka giden Almanya, İspanya karşısında ilk dakikalarda kendi sahasına sıkıştı kaldı adeta. 2008 Avrupa Şampiyonasına kıyasla , rakibine göre daha iyi durumda olduklarını söyleyen Low ; bunu ispatlayacak bir takım oyunu oynatamadı. Daha doğrusu İspanya oynatmadı. Çünkü geride kalan maçlarda Almanya müthiş bir sistem takımı olarak göze hoş gelen bir futbol oynuyordu.Ancak Orta alandaki üstünlüğü İspanya'ya verince sistemleri dağıldı ve Müller'in yokluğununda etkisi ile hücumda çok vasat bir görüntü çizdiler.

Geçtiğimiz yıllara göre bu kupada daha kontrollü futbol oynayan Hollanda finalde.Ancak muhteşem denecek kadar top oynadıklarını söyleyemeyiz.Orta alandaki isimlerin çok başarılı performans sergilemesinden dolayı finale kadar geldiler.Tabiki eşleşmelerdeki diğer tarafa nispeten kolay olan tarafta yer almalarınında avantajı oldu.Öbür yanda ise 2008 Avrupa Şampiyonasındaki futbolundan uzak olan, turnuvaya mağlubiyetle başlamasına rağmen her maçta daha iyiye doğru giden bir İspanya var ki ; bu maç öncesine kadar maç başına ortalama 15 şutta bir golü ancak buluyorlar.Bugünde rakip kaleye 12 şut attılar ancak sadece bir kez gol bulabildiler. Villa'nın takımın attığı 7 golün 5'inde imzasının olması hücumda ona bağlı olduklarını gösteriyor diyebiliriz. Kuşkusuz Torres şuana kadar varlık gösteremedi.Zaten bugün oyuna sonradan dahil oldu.Del Bosque'ninde bu hareketini takdir ettim. Sonunda Torres aşkından vazgeçti ve ne kadar yararlı bir şey yaptığını görmüş oldu.İspanya'nında finale muhteşem futbol oynayarak geldiğini düşünmüyorum. Sadece orta sahasınki oyuncuların müthiş pas trafiği ve takımdaki her oyuncunun topla kontrolünün yüksek olması onları finale kadar getiren en büyük etmendi.



Maç başından sonuna kadar topu rakibe vermeyen, ön alanda basan, Almanya'ya nefes aldırmayan bir İspanya izledik. Geride kalan maçlarda yüksek gol yüzdesiyle oynayan Almanlar, İspanya kalesine 90 dakika boyunca sadece 3 şut atabildi. Orta alandaki İspanya'nın büyük üstünlüğü Almanya'nın tüm hücum varyasyonlarını engelledi ve tehlike yaratma fırsatı vermedi.Müller'in yokluğunda Mesut, Podolski , Schweinsteiger , Klose gibi hücum oyuncuları en büyük kozuydu Almanların ancak bu isimler sahada varlık gösteremedi. Zaman zaman ileriye çıkışlarıyla tehlike yaratabilen kaptan Lahm, İspanya'nın sürekli topu kontrolünde tutması ve oyunu Almanya yarı sahasına yıkmasından dolayı ileriye çıkamadı ve hücuma katkı sağlayamadı.Özellikle Torres'in yerine Pedro'yu tercih etmesinin bir faydasınıda bu noktada Gördü Del Bosque. Pedro, Lahm'ın kanadını çok iyi kapattı ve zaman zaman kontra ataklarda dahi çıkmasına izin vermedi.

Almanya'da Müller'in yokluğunda Trochowski yer aldı ancak bana göre hayal kırıklığı yaşattı.İspanya'nın hızlı kanat oyuncularına göre ağır kaldı ve birçok pozisyonda rakiplerine geçit verdi. Del Bosque yerinde değişiklikler yaparak oyundaki dengeyi bozmadı. Sadece Pedro-Silva değişikliğini gereksiz buluyorum. Kuşkusuz taktiksel bir değişiklik değildi o ; Pedro'ya Torres ile ikiye bir kaldıkları pozisyonu harcamasından dolayı sinirlenmiş olmalı ve onu bu şekilde cezalandırdı.


İspanya milli takımını topla oynattığınız zaman, kontrolü onlara verdiğiniz zaman işiniz gerçekten çok zor ve mağlup olmamak için çok şanslı olmalısınız. Hollanda geride kalan maçlarda en çok Rooben-Kuyt-Sneijder üçlüsünün orta alandaki başarısı ile ön plana çıktı.Ancak İspanya'nın orta alanda en iyi sisteme sahip olduğunda şüphe bile edilemez. Xavi-İniesta-Xabi Alonso üçlüsünün muhteşem pas trafiği , finalde Fabregas'ın ilk 11'de yer almasıyla daha kuvvetli bir hale gelir. Soccer City'deki finalin muhteşem olacağına dair şüphemiz yok elbette. İspanya şampiyon olursa; ilk kez bir takım gruptaki ilk maçını kaybettikten sonra şampiyon olmuş olacak ve aynı zamanda ilk Dünya Şampiyonluğunu elde etmiş olacak.Ancak Hollanda'nında maçı kazanırsada ilk kez dünya şampiyonu olacağınıda unutmayalım. Hep birlikte Pazar günündeki muhteşem finali beklerken ; bir yandan da tahmin ettiği 9 maçında galibini bilen kahin ahtatop Paul'unda finalde kimden yana olacağını merak ediyoruz tabiki.

7 Temmuz 2010 Çarşamba

İspanya - Almanya MAÇ ANALİZİ



2008 Avrupa Şampiyonu İspanya, çeyrek finalde Güney Amerika temsilcilerinden Paraguay'la karşılaşmıştı.Dünya kupalarında çeyrek final maçlarının heyecanı bir ayrı oluyor.Bunu İspanya-Paraguay maçında bir kez daha gördük.İlk yarıda temposu çok düşük, pozisyon olmayan bir maç izleyerek sıkıldık ancak ikinci yarıda neler olduğunu anlayamadık.

İlk yarısı golsüz sona eren mücadelede, statlarda ender görülen bir olay gerçekleşti.58. dakikada Barretto'nun kullandığı kornerde, ceza alanı içinde Pique tarafından çekilerek düşürülen Cardozo takımına penaltı kazandırdı. Cardozo'nun kullandığı penaltıyı Casillas kurtardı!

60. dakikada ise bu kez David Villa ceza alanı içinde Alcaraz tarafından düşürüldü ve orta hakem Carlos Batres bir kez daha penaltı noktasını gösterdi.Xabi Alonso'nun kullandığı ilk penaltı gol oldu; ama Carlos Batres penaltıda ihlal olduğunu belirterek atışı tekrarlattı. Xabi Alonso ikinci penaltıyı kullandı ve Villar bu kez bu şutu çıkartmayı başardı!

İki dakikada iki penaltı kararı verildi ve ikisi de gol olmadı.Xabi Alonso'nun penaltısından sonra kaleci Villar'ın Fabregas'a çok net müdahalesi vardı ancak hakem Carlos Batres bunu görmedi.İlk yarıda da Valdez'in golünü yiyen Carlos Batres, çok kritik hatalar yaptı ve kötü bir yönetim sergiledi.

İspanya yine geride kalan maçlardaki oyun stilini ortaya koydu. Xavi , İniesta , Alonsove Busquets dörtlüsüyle orta sahada pas yaparak oyuna hakim olmaya çalışan İspanya'da Villa ve  Torres ilk başlarda birbine yakın olarak oynamaya başlamış, ancak ilerleyen dakikalarda kanatlarda yer almışlardı. Ancak Villa ve Torres ikilisi kanatlara yayılınca İspanya hücumda etkisiz kaldı ve ilk yarıda sadece 4 şut atabilirken kaleyi bulamadı.İkinci yarıda İspanya'nın sistemine bir türlü uyum sağlayamayan Torres oyundan çıkıp Fabregas girince İspanya hücumlarda daha etkili olmaya başladı. Pedro'nun da oyuna dahil olmasıyla hücumda daha etkili olmaya başlayan ve değişik atak varyasyonlarına giren İspanya, oyundaki üstünlüğünü skora ancak maçın 81. dakikasında Villa'nın şansının yardımıyla attığı golle buldu ve geriye kalan dakikalarda da topun kontrolünü elinde tutarak Dünya kupasında ilk kez yarı finale yükseldi.

Çok zor bir mücadele sonucu galip gelmesini bilen bir İspanya var ki, müthiş bir sistemi olan ve  bu sistemi Arjantin'e de uygulayarak çok farklı bir galibiyet elde eden Almanya ile yarı finalde oynayacaklar. Paraguay maçındaki gibi bir sistem İspanya'nın sonu olabilir.Hücumda çok etkisizlerdi. Del Bosque'nin Torres aşkından vazgeçmesi gerekiyor. Onun yerine yine orta alana bir Fabregas takviyesi ve ilerde tek forvet Villa olursa biraz daha başarılı olacaklardır diye düşünüyordum ancak Del Bosque Torres'da ısrarlı görünüyor. Özellikle Fabregas'ın sakatlanması Torres'in ilk 11'de başlaması için iyi bir bahane olabilir Del Bosque için.


Çeyrek finalde Arjantin'i 4-0 gibi farklı bir skorla yenen Almanya ise tam bir sistem takımı.Almanya , Arjantin karşısında orta sahayı çok rahat geçti ve vasat Arjantin savunmasına karşıda hücumda başarılı olarak çok farklı bir skor elde etti.Ancak İspanya'nın orta sahasıyla Arjantin'nin orta sahası kıyaslanamaz bile.Şüphesiz İspanya müthiş orta sahası ile en iyi pas yapan takım durumunda.

Sistem oyunu oynatan ve Messi, Tevez, Higuain gibi isimlere gol pozisyonu fırsatı bile vermeyen Almanya teknik direktörü Löw galibiyetin baş mimarıydı. Turnuvada 4-2-3-1 sistemiyle oynamalarına rağmen 4-3-3 bazende 3-4-3 sistemiyle oynayan Arjantine karşı hücumda çok daha etkiliydiler. Zaten turnuvanın en golü takımı durumundalar. Avustralya , İngiltere ve son olarakta Arjantin'e 4 gol attılar. Müller & Klose ikilisi tam bir bitirici ve turnuvanın en golcü isimlerinin başında geliyorlar. Orta alanda Mesut, turnuvanın parlayan yıldızlarından biri ve Klose'ye yaptığı asistle bir kez daha kalitesini gösterdi. Sol kanatta Podolski müthiş bir isim. Orta alandaki diğer isim Schweinsteiger ise takımın beyni ve oyunu çok iyi yönetiyor. Lahm gibi Dünya'nın en kaliteli solbeklerinden birine sahipler ve o da zaman zaman ileriye çıkarak hücuma destek veriyor. Yani takım olarak çok iyiler ve modern futbolun her yönünü uyguluyorlar.

Maç öncesinde takımda gereksiz bir kaptanlık krizi yaşandı.Milli takım menajeri Oliver Bierhoff, söz konusu  tartışmaların zamanlamasının çok yanlış olduğunu ifade ederken, bu haftanın Almanya için çok önemli olduğunu, enerjilerini bu tartışmalara harcamamaları gerektiğini dile getirdi.

Almanya'da 23 kişilik kadronun 11'i yabancı kökenli olması dikkat çekiyorki takımı sırtlayan isimlerin bu 11 kişi içinde yer alması asıl önemli olan konu.Takımda, Mesut Özil Türk asıllı, Miroslav Klose ve Lukas Podolski Polonya asıllı, Sami Khedira'nın babası Tunuslu, Jerome Boateng'in babası Ganalı ve Mario Gomez'in babası İspanyol vatandaşlığına sahip...

Bu isimler dışında Serdar Taşçı (Türkiye) Dennis Aogo (Nijerya), Piotr Trochowski (Polonya), Jeronimo Maria Barreto (Brezilya) ve Marko Marin (Bosna Hersek) takımdaki diğer yabancı kökenli futbolcuları oluşturuyorlar...

Almanya Teknik  Direktörü Joachim Löw, Arjantin maçında gördüğü kart ile kart cezalısı durumuna düşerek İspanya karşısında takımını yalnız bırakacak olan ve attığı 4 gol ile takımın  gol yükünü çeken Thomas Müller'in yerini doldurmak için herhangi bir sıkıntı çekmeyeceğini söyledi. Löw ; "Thomas kesinlikle bizim için önemli bir oyuncu. Oyunun her anında  gole yakın. Fakat Thomas yerine oynayabilecek oyuncularımız  var ve görev verildiğinde en az onun kadar iyi oynayacaklardır."diyerek sözlerini tamamlamıştı.



Geride bıraktığımız maçlara baktığımızda İspanya'nın üst düzey teknik futbolculara sahip olmasına rağmen kaleye atılan şutlarda Almanya'ya göre çok kötü durumda olduklarını söylemekte fayda var.Almanya'nın, turnuvada  yaptığı maçlarda kaleyi bulan her 6 şutundan biri gol oldu. İspanya için ise bu rakam 15'te 1.Dünya Kupası'nı kazanmaları halinde her Alman oyuncuya 250 bin Avro prim ödenecek. İspanyol futbolcuların alacağı prim ise oyuncu başına 550 bin Avro.Olaya maddi açıdan bakacak olursak bu sebeple İspanya daha istekli olan taraf olabilir.Almanya, savunmasının solundan gelişen atakları engellemekte zorluk çekiyor. Almanya, turnuvada  şu ana kadar oynadığı maçlarda, savunmasının solundan gelişen ataklarda 29 kez gol yeme tehlikesi yaşadı. Philipp Lahm'ın bulunduğu savunmanın sağında ise bu rakam 10. Ancak İspanya daha çok orta alandan atak geliştirdiği için bu konuda Almanlar biraz daha şanslı.

Taraflar arasında daha önce yapılan maçlara bakıldığında, Almanya'nın daha fazla kazanan takım olduğu görülüyor. İspanya ile Batı Almanya ve Almanya arasında şu ana kadar 20 maç yapıldı ve 8 maçı Almanya  kazandı. İspanya 6 maçtan mutlu  ayrılırken, 6 maç berabere bitti. Almanya, İspanya'yı en çok 2-1'lik sonuçla mağlup etti. En alışıldık beraberlik sonucu ise 1-1. Dünya kupalarında şu ana kadar, turnuvadaki ilk maçını kaybeden bir takım şampiyon olma başarısını gösteremedi. İspanya, grubundaki ilk maçında İsviçre'ye 1-0 yenilmişti. Almanya ise ilk maçında Avustralya'yı 4-0 yendi.

Almanya teknik direktörü Löw'ün, cezası nedeniyle yarın forma giyemeyecek olan Müller'in yerine orta sahada Toni Kroos'u oynatması bekleniyor. İspanya'da ise del Bosque'nin, 4-4-2 formatına  en azından maçın başında sadık kalacağı, Fernonda Torres ile David Villa'yı çift forvet oynatacağı belirtiliyor.



Çok üst düzey bir mücadele olacağı kesin.Tahmin yürütmenin çok zor olacağı bir maç.Ancak şöyle bir değerlendirmem var ; İspanya ve Almanya takımı savunma olarak şuana kadar oldukça başarılı bir performans gösterdi. Almanya savunmasında Lahm, İspanya'da ise Sergio Ramos ileriye çıkarak zaman zaman atağa destek veriyor ancak çok çabuk bir şekilde görev alanına dönüyor.Hücum olarak Almanya'nın çok daha başarılı olduğu tartışılmaz bir gerçek , ancak 4 golü bulunan ve bu gollerin yanısıra takımı hücuma yönlendirmeyle, arkadaşlarını soktuğu gol pozisyonlarıyla takıma katkısı büyük olan Müller'in yokluğu Almanya'yı kesinlikle olumsuz bir şekilde etkileyecektir.Onun yerine oynaması beklenen Kroos , Müller kadar ofansif yönü kuvvetli olan bir isim değil.İspanya'da ise Torres etkisiz kalsada kanatlarda görev alabilen sırtı dönük oynayabilen, mücadeleci yapısı, hırsı ile ön plana çıkan ve savunmayı yıpratan David Villa gibi bir hücum oyuncusu var.Bu nedenle bu mevkilerde her iki takımda birbirine yakın performans sergiliyor.Ancak şu bir gerçekki ; İspanya milli takımı Dünya'nın en iyi orta sahasında sahip. Barcelona'daki pas trafiğini sağlayan İniesta & Xavi ikilisinin aynı yerde oynaması İspanya için büyük bir avantaj.Bu isimlerin yanısıra yine Barcelona'da oynayan Busquets, Arsenal'li Fabregas ve Xabi Alonso gibi çok yetenekli ,kalitele isimlere sahipler. Maç orta saha savaşı şeklinde geçecek ve orta alanda üstünlüğü eline alan taraf büyük ihtimalle maçtan galip ayrılacaktır.Bu açıdan bakarsak İspanya daha avantajlı görünüyor.

Muhtemel Kadrolar ;

Almanya : Neuer, Philipp Lahm, Arne Friedrich, Per Mertesacker,  Jerome Boateng, Sami Khedira, Bastian Schweinsteiger. Toni Kroos, Mesut Özil, Lucas Podolski , Miroslav Klose

İspanya :  İker Casillas, Sergio Ramos, Gerard Pique, Carles Puyol, Joan Capdevila, Sergi Busquets, Xabi Alonso , Andres Iniesta, Xavi Hernandez, Fernando Torres, David Villa